Beş Büyük Manevi Makam
Ebû Hureyre (r.a.), Hz. Peygamber’in (s.a.v) şöyle buyurduğunu haber vermiştir:
“(İbadet için) sadece (şu) üç mescide yolculuk yapılır:
Mescid-i Haram, Mescid-i Nebî ve Mescid-i Aksa…“
“Yapılış gayesinin ulviyetinden ve yapanların ihlâsından
dolayı makbuliyet sırasına göre İslam’da en yüksek mertebeli ibadethâne
Mekke’deki Mescid-i Haram’dır. Hadiste “Yolculuk yapmaya değer” diye
kaydedilen, ziyaret etmek maksadıyla seyahat edilecek üç makam sıralaması
şöyledir. 1. Mescid-i Haram (Mekke), 2. Mescid-i Nebevi (Medine), 3.
Mescid-i Aksa (Kudüs) dır.
Bu üç mescidin üstünlükleri, onların peygamberler eliyle kurulmalarından
gelmektedir. Mescid-i Haram, yani Kâbe, bütün varlıkların kıblesi, Mescid-i
Nebevî, takvâ üzerine kurulan Son Peygamber’in mâbedi, Mescid-i Aksâ ise eski
Peygamberlerin kıblesi; müslümanların da ilk kıblesidir. Bu üç mescid, diğer
mescid ve ma’bedlerden üstündür, faziletlidir. Bu üç mescid için yolculuk
yapmak meşrudur. Hadis-i şerîf bunu bilhassa teşvik etmektedir.
Bu sıralamaya İslam ulemâsı Emeviye Camii (Şam), Bursa
Ulucamii ve Diyarbakır Ulucamiyi de ekleyerek şu mabedleri sıralamışlardır. Bu
sıralama da bazen değişiklikler olsa da genellikle sıralama şöyledir.
1- Mescid-i Haram (Mekke)
2- Mescid-i Nebevî (Medine)
3- Mescid-i Aksa (Kudüs)
4- Emeviyye Camii (Şam)
5- Bursa Ulucamii / Diyarbakır Ulucamii
En Faziletli Üç Mescidin Ortak Özellikleri
Hadisin kaynaklık ettiği hükümler üzerinde alimler çok
detaylı görüşler ortaya koymuşlardır. Biz bunlardan sarf-ı nazar ederek,
hadisteki yolculuk teşvikinin bu üç mescide tahsis edilmesinin hikmetleri
üzerinde duracağız. Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki, bu üç mescidin diğer
mescidlere üstünlüğü tartışmasızdır ve bunun bazı ortak sebepleri de
bulunmaktadır.
1. Bu mescidlerin üçü de peygamberler eliyle inşa
edilmiştir.
2. Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa kıble, Mescid-i Nebî de
din-i mübîn-i İslâm’ın kuruluş merkezi, ilk mescidi, İslâm medeniyetinin ilk
müessesesidir.
3. Bu üç mescidi ziyaret, başlangıçtan beri tevhid ehlinin
büyüklerini ve onların hizmetlerini, mücadelelerini anmaya vesiledir. Böylece
mü’minlerin imanı, tarihî bir boyut kazanır. Ziyaretçi, önceki mü’minlerle
beraber olma şuur ve zevkini tadar. Ziyaretçi kendini tam bir dinî hava, saf,
temiz ve yoğun bir kulluk şuuru içinde hisseder, yenilenir. Bir başka ifade ile
tarihi günde yaşar, güçlenir, bilenir, dinçleşir.
4. Bu üç mescid, tevhid dininin şeâirindendir. Şeâirine
(ibadet vesileleri alâmet-i farîkalar) saygı göstermek de kelimetullahı i’la,
yani cihad etmektir. Bu merkezlerin ziyaretle imar ve ümranı, tevhid akidesinin
dünyaya yayılmasına çalışmak anlamını taşır.
5. Bir de tarihi gerçek vardır ki, Mescid-i Aksa, gerek
musevî gerekse, Hristiyanlarca değişmeyen kutsal ziyaret (hac) merkezi olarak
hep ziyaret edilegelmiştir. Mescid-i Haram da aynı şekilde Kâ’be ziyareti
dolayısıyla Hz. İbrahim’den bu yana uzak mesafelerden yaya veya binitli olarak
gelenlerce ziyaret edilmiştir. Mescid-i Nebî ise, Hz. Peygamberin hicretini
müteakip, Müslümanlarca yolculuk yapılan aslî merkez olmuştur. Şu anda
Rasûlullah’ın kabr-i saadetlerini ihtiva etmesi bakımından, “O’nun sağlığında
ziyaret etmiş gibi” olmak için ziyaret edilmektedir.
Fazilet Sırası
Bütün mescid ve ma’bedlerden üstün olduklarında hiç şüphe
olmayan üç mescid’in fazilet açısından kendi aralarındaki sıralama hadisde
gösterilmiştir.
Bu sebeple aynı sıra ile bu üç mescid’in her birine ait
müstakil özelliklerinden de kısaca söz etmek faydalı olacaktır.
Mescid-i Haram
Mescid-i Haram
Âlimlerin ittifakı ile Mescid-i Haram efdal-i mesacid
(dünyadaki mescidlerin en faziletlisi) dir. Bunun da elbette sebepleri vardır.
Önce ta başlangıçtan beri, “İnsanların bir olan Allah’a kulluk etmeleri için
vaz’ edilmiş ilk ev olan Kâ’be” Mescid-i Haram’dadır. Aynı zamanda
Müslümanların kıblesidir. Hac farizasının yerine getirilebilmesi için varlığı
zarurî merkezdir. Ayrıca Hz. Peygamber’in, “Şu benim mescidimde kılınacak bir
namaz, Mescid-i Haram müstesna, öbür mescidlerde kılınacak bin namazdan daha
hayırlıdır” buyurmuş olması da Mescid-i Haram’ın en faziletli mescid olduğunun
nassî delilidir.
Kâ’be ve onu çevreleyen Mescid-i Haram, zaman zaman tevhid
dışı anlayışların istilasına uğramış da olsa, temeli Tevhid’in merkezi olmak
üzere atılmış ilk mukaddes ev’dir, beyt-i atîk’dir. Bunun için de ziyaret ve
ibadet için yolculuk yapılabilecek mescidlerin başında gelmektedir.
Mescid-i Nebî
Mescid-i Nebî
Medine İslâm toplumunda Mescid-i Nebî’nin yerini düşünmek,
onun Müslümanlık ve Müslümanlar açısından taşıdığı önem ve fazileti anlamak
için yetecektir. Koca bir İslâm tarih ve medeniyetinin odak noktası ve
“Âlemlere rahmet olarak gönderilmiş”, örnek kul, “son Resûl”ün sayısız
hatıralarını saklayan ve “Takva üzere te’sis edilmiş mescid” (Tevbe Suresi,
108), Mescid-i Nebî’dir. O, İslâm ile özdeşleşmiştir.
Hz. Peygamberin gerek kendisini ziyaret gerekse Mescid-i
Nebî’de kılınacak namaz hakkında vârid olan hadisleri, bu mescid’in hâiz olduğu
önem ve faziletin delillerini oluşturmaktadır.
Mescid-i Aksa
Mescid-i Aksa
Miraç'ta Hz. Peygamber Efendimiz ’in ilk durağı olan Mescid-i
Aksa, yüzyıllar boyu inananların yöneldiği bir kıble olarak yaşamıştır.
Başlangıçta Müslümanların da kıblesi olan Mescid-i Aksa, üç büyük dinin
ortaklaşa mukaddes bildiği bir merkezdir. Mescid-i Aksa çevresindeki tevhid
mücadelesi de oldukça yoğun ve çetindir. Hz. Süleyman’dan itibaren dinî otorite
ve yönetimlerin merkezi olan Mescid-i Aksa ve Kudüs, halen bu görevini
sürdürebilecek tarihi nitelik ve potansiyele sahiptir.
Abdullah b. Ömer (r.a.) in rivayet ettiği bir hadisi şerifte
belirtildiğine göre; Süleyman aleyhisselam Mescid’i Aksa (beyt-i makdis)nın
inşasını bitirince Allah Teâlâ’dan üç dilekte bulunmuştur:
1. Kendisinden sonra kimselere nasib olmayacak bir mülk ve
saltanat
2. Allah'ın hükmüne uygun hüküm verme gücü ve kabiliyeti.
3. Yalnızca namaz kılmak niyetiyle Mescid-i Aksa’ya
gelenlerin bağışlanması.
Hadisin devamında Hz. Peygamber’in şu açıklaması yer
almaktadır:
“Cenâb-ı Hak, Süleyman’a bunlardan ilk ikisini vermiştir.
Üçüncü dileğinin de kabul edilmiş olmasını umarım”.
Söylemeye gerek yoktur ki, bağışlanma (gufran) vesilesi olan
her şey teşvike, her yer de ziyarete değer.
Netice
Hadisimiz, Müslümanların ziyaret ve ibadet için yolculuğu
göze almaları gereken sadece üç mescidin bulunduğunu, bunların da Mekke, Medine
ve Kudüs şehirlerinde olduklarını açıkça ortaya koymuş bulunmaktadır.
Günümüz şartlarında bu mescitlerden sadece ilk ikisini
-kısıtlayıcı bazı kayıtlara ve durumlara rağmen- ziyaret imkanı bulunmaktadır.
Ancak üçüncüsü bir büyük hasret, bir büyük acıdır.
Şu günlerde hac ibadetini yerine getirmek için mukaddes
topraklarda bulunan kaç Müslüman, hadisimizde “yolculuk yapmaya değer” diye
kaydedilen Mescid-i Aksa’yı ziyaret etme imkanı bulabilmiştir, ya da
bulabilecektir?
Sanıyorum hadisimizin şimdi en büyük teşviki Mescid-i
Aksa’nın da Müslümanların ziyaretine açık tutulması yönündedir. Yani Kudüs’ü
Yahudi'den kurtarmaya davet etmektedir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder